- 25 Ocak 2018
- Yayınlayan: admin
- Kategori: Haberler

Toplumda Etki Ahlak Kavramı
Toplumumuzda ve insan hayatında önemli bir anlam ifade eden etki ve ahlak insanların önem gösterdikleri hassas konulardan bir tanesi her insan farklı bir yaşam tarzı olmasına rağmen etki ve ahlak noktasında ince çizgi diyebiliriz
“Etik” ile “ahlâk” kavramları arasındaki ayırıma uyarı faktörün ehemmiyeti önce bakışta anlaşılmayabilir veya açık olmayabilir belki. Üstelik bu biçimde bir ayırımın lüzumsuz meydana geldiÄŸi bile düşünülebilir. Ama insan ve hayatla alakalı soru ve sıkıntılara bu ayırımı dikkate alarak bakıldığında, mevzubahis ayırımın ehemmiyeti daha açık biçimde anlaşılabilmektedir.Bu noktada ilkin ÅŸunu belirtmekte yarar vardır: Gündelik hayatta bireylerin hem bir ifade ettikleri düşüncelere veya verdikleri yargılara hem bir de meydana koydukları eylemlere bakıldığında, “ahlâk” kavramının kiÅŸilerde olması gerektiÄŸi civarı açık meydana gelmediÄŸi görülmektedir. Daha doÄŸrusu “ahlâk” kavramının içeriÄŸine birçok uyarı edilmediÄŸi veya üst kısmına düşünülmediÄŸi; dolayısıyla kavramın içeriÄŸi ile alakalı açık bir bilgiye sahip olunmadığı görülmektedir. ÇoÄŸunlukla bireylerin “ahlâk”tan anladığı ÅŸey, tespit edecek bir topluluÄŸa, bir yere ve vakte iliÅŸkili “deÄŸerlilik ölçütleri”veya kurallar, ilkeler bütününden ibaret olmaktadır. Geçerli meydana gelen ölçüt neyse ona yönelik “ahlâklı”veya “ahlâksız”eylemlerden, kiÅŸilerden; “etik” veya “etik olmayan” davranışlardan söz edilebilmektedir. Bu kavrayış biçiminde etik ile ahlâk aynı birÅŸeyler olarak görülmektedir.
Her ÅŸeyden önce bu 2 kavramın birbirinden çeÅŸitli 2 varolana iÅŸaret ettiÄŸini bahsetmek gerekir. Etik terimi yukarıda da deÄŸinildiÄŸi benzeri, bir bilgi alanını adlandırmaktadır. Bu alan, felsefenin önce ve basit alanlarından birisidir. Ahlâk terimi ise tarihsel ve yaÅŸamsal kalifiye bir olguyu adlandırmaktadır. Ahlâkın bizi her taraftan abluka eden yaÅŸamsal kalifiye bir olgu olma özelliÄŸinin son zamanlarda daha bir sürü vurgulandığını görmekteyiz. SözgeliÅŸi Bedia Akarsu, ahlâkın, “her yanda yaÅŸamımızın içinde” meydana geldiÄŸini ve “günlük yaÅŸayışımızda davranışlarımızın birçok yarısından fazlasının ahlâkla alakalı eylemler” meydana geldiÄŸini ifade ederek ahlâkın harici yeryüzünde var meydana gelen bir olgu, deney meydanına iliÅŸkin bir var meydana gelen meydana geldiÄŸini ifade etmektedir. Annemarie Pieper, (bir) ahlâkın, “baÄŸlayıcı meydana geldiÄŸi onay edilerek deÄŸerlendirilmiÅŸ meydana gelen norm”lardan, “buyruklar”dan, “yasaklar”dan oluÅŸtuÄŸunu; “hep bir grubun, bir topluluÄŸun ahlâkı olarak karşımıza çıktığını”belirtmektedir. DoÄŸan Özlem, ahlâkın, bir bireyin, bir grubun, bir topluluÄŸun, “belli bir tarihsel dönemde” iliÅŸkili meydana geldiÄŸi normlar, yasaklar bütününü içerir yanını vurgulamaktadır.
İoanna Kuçuradi ise, ahlâk sözcüğünün baÄŸlamlarından hareketle, ahlâkın “kiÅŸilerarası iliÅŸkilerde davranışlara iliÅŸkili olarak geçerli”kılınmış “çeÅŸitli ölçüt yargıları sistemleri”olarak karşımıza çıkan bir olgu meydana geldiÄŸini belirtmektedir. Bu “deÄŸer yargıları sistemlerinin geçerliliÄŸi”, topluluklara, yere ve vakte yönelik deÄŸiÅŸmektedir. Kavramsal içeriÄŸi bu biçimde meydana gelen ve yerine ahlâk tecrübe et bu olgu, hayatta çeÅŸitli ahlâklar olarak karşımıza çıkmaktadır. Yere ve vakte iliÅŸkili biçimde farklılık gösteren bu ahlâklar, “bir kısmı farklı ve deÄŸiÅŸken meydana gelen tutum kaideleri ve ölçüt yargıları, bir bölümü ise birçok deÄŸiÅŸim göstermeyen tutum kaideleri ve ölçüt yargılarından”oluÅŸmaktadır. O Halde, “ahlâktan söz edildiÄŸinde, esasında tespit edecek bir ahlâk veya ‘moral’den söz edilmektedir. Farkında olunsun veya olunmasın bir ahlâk daima tespit edecek bir topluluÄŸun ahlâkıdır veya ondan kaynaklanmaktadır”
Görüldüğü benzeri ahlâk bir olgudur ve kapsamlı baÄŸlamda söylenirse, insanın yaÅŸamsal yanıyla iliÅŸkili bir olgudur. Tabiki ahlâk(lar) da insanın var olma koÅŸullarından biridir ve onun kültür dünyasının bir parçasıdır. Ne var ki, burada etikle ilgisi durumundan onun, sadece olgu olma niteliÄŸine uyarı etmek gerekir. Bu ana özelliÄŸiyle ahlâk, filozofun kurup var etmediÄŸi, toplumda spontane var meydana gelen, ama filozofun sadece “bu nedir?” diye sorabileceÄŸi bir gerçeklik olgusudur. Bu suali sorabilmek ise etik sahasının bilgisiyle olabilir. Demek ki ahlâk, olgusal kalifiye bir var olandır, etik ise bilgisel niteliklidir.
Bir bilgi dalı olarak etiÄŸin ahlâktan ayrı tutulması, onun bilgi üreten bir alan olduÄŸunun görülmesi, bilhassa ahlâkın ve ahlâk kaidelerinin (normların) bilgisini meydana koyabilmek amaçlı ehemmiyetlidir. Bu ayırım gözden kaçırıldığında, insan ve hayatla alakalı sıkıntılara çözüm arayışı içerisinde yapılmış olan çalışmalar, etik adı altında yeni normlar, kurallar oluÅŸturma, baÅŸka bir deyiÅŸle bir “ahlâk” oluÅŸturma çabasına dönüşebilmektedir. Her ne civarı son zamanlarda de yaygınlaÅŸmış manaya biçimiyle etik sözcüğü, ahlâk ve meslek ahlâkı veya meslek etiÄŸi olarak ifade edilmekteyse de, etiÄŸin esasında ve özünde bilgisel yanı, baÅŸka bir deyiÅŸle aynı diÄŸer bilgi alanları benzeri bir bilgi alanı meydana geldiÄŸi gözden kaçırılmamalıdır. Bir bilgi alanı olarak etiÄŸin, bilgi felsefesi, varlık felsefesi, zanaat felsefesi, tarih felsefesi benzeri bilgi alanlarına aynı biçimde kendine özgü bir nesne alanı vardır ve etik, kendi araÅŸtırma sahasındaki soru ve sorunları nesne edinmekte, bilme konusu yapmaktadır. SözgeliÅŸi bir olgu olarak çeÅŸitli ahlâklar, “âdil” olma, “iyi” olma, “erdemli” olma ile alakalı her biri kendine yönelik tutum ölçüleri verirken; bir bilgi alanı meydana gelen etik, “adalet nedir?”, “erdem nedir?”; eylemlerimizle ilgisinde”‘doÄŸruluk’ veya ‘âdil olmak’ nedir?” benzeri hayata dünyamızın bu ehemmiyetli kavramlarının bilgisini arayan basit suallere yönelmektedir. Yine aynı biçimde gündelik yaÅŸam içerisinde bir durumda bir bireyin ne yapması gerektiÄŸinin veya bir bireyin bir durumda doÄŸru olanı yapabilmesinin koÅŸullarının bilgilerine yönelmek ile bunun hazır ölçülerini vermek bir sürü çeÅŸitli 2 iÅŸlemdir. Bunlardan ilki, eyleyen veya karar veren kiÅŸiye bağımsız düşünebilme ve karar verebilme imkânı verirken, diÄŸeri, kiÅŸileri kararlarında belirleyici olmayı istemektedir.
Burada etik ile ahlâk arasındaki iliÅŸkiye iliÅŸkili olarak bir takım durumlarda sıklıkla kullanılan ahlâklılık kavramına da kısaca deÄŸinmek uygun olabilir. Bu üç kavram içinde en basit ayırım ÅŸudur: “Etik, felsefenin bir dalıdır”. Felsefenin ana alanlarından biri meydana gelen etik, diÄŸer alanlarda, sözgeliÅŸi varlık felsefesi, bilgi felsefesi benzeri alanlarda meydana konan verilerin hayatla bağının kurulmasını, bu verilerin bizim amaçlı manalı hale gelmesini olanağı saÄŸlar. Bundan dolayı etik, felsefenin özel önem taşıyan bir dalıdır. Nedeni Ise bu bilgi alanı doÄŸrudan yaÅŸam meselelerine iliÅŸkindir ve “insanlar arası iliÅŸkilerde ölçüt sorunlarını”inceler. “EtiÄŸin saÄŸladığı bilgiler”tek başına yeterli olmamakla beraber, “insanca yaÅŸayabilmenin onsuz olunamaz koÅŸuludur. Bu durumda etik bununla beraber, harici yeryüzünde bir olgu olarak var meydana gelen ve “deÄŸer yargıları”veya “kurallar-ilkeler” olarak çeÅŸitli biçimlerde kendini gösteren ahlâkı bilme konusu yapabilmektedir. Bu durumda etik, felsefenin önceki ve basit bir dalı iken ahlâk, yere ve vakte yönelik deÄŸiÅŸim gösteren ve tutum tespit edilen normlardan, ölçülerden oluÅŸmuÅŸ çeÅŸitli ahlâklar olarak kendini gösteren bir olgudur. “Ahlâklılık”da ahlâk olgusunda görüldüğü benzeri yine normlara iliÅŸkili olarak bir adlandırmadır. Bu normlar da davranışlarımızla alakalıdır. Ne var ki, “ahlâklılık”normları, ahlâk normlarından farklıdır. Bunlar, mahalli deÄŸil, genel normlardır. Nedeni Ise rastgele bir bölgeye, bir topluluÄŸa iliÅŸkili deÄŸildir. SözgeliÅŸi, “dürüst olmak gerekir” veya “verdiÄŸin sözü tutmak gerekir” veya “insanlara eÅŸitsiz muamele etmemek gerekir” benzeri tutum ilkeleri,her yerde mevzubahis olabilecek ilkelerdir. Bu türden normlara daha bir sürü meslek etiklerinde rastlanmaktadır. “Hastaya zarar vermeme”, “gizlilik” veya “sır vermeme” benzeri tıp etiÄŸine iliÅŸkin ilkeler; “tarafsız olma”, “doÄŸru bilgi verme”, “özel yaÅŸamın gizliliÄŸi” benzeri basın etiÄŸine iliÅŸkin ilkeler bu türden normlara örnek verilebilir.
Adına ister etik diyelim ister ahlâk diyelim, araÅŸtırma veya felsefî araÅŸtırma mevzubahis olduÄŸunda olgu baÄŸlamıyla bilgi baÄŸlamını, baÅŸka bir deyiÅŸle var meydana gelen bir ÅŸeyin kendisi ile o ÅŸeyin bilgisini ayırt etmek gerekir. Bu ayırımı yapmanın ehemmiyeti, gündelik yaÅŸam içerisinde sıkça sorduÄŸumuz ÅŸu sorulardan dolayı meydana çıkan sorularda açıkça görülmektedir: SözgeliÅŸi, rastgele bir durumda “nasıl davranırsam ahlâklı olurum?”veya”hangi tutum ahlâka uygun olur?” benzeri sorular, bir takım durumlarda herkesin kendine sorduÄŸu sorulardandır. Ne var ki, burada bundan önce yanıtlanması gerek olan olan bir soru vardır: Söz konusu davranışın ahlâklılığının hangi ahlâka yönelik ölçüleceÄŸi suali. Bu sualle iliÅŸkin Bedia Akarsu, “elimizde iyice tartıp biçmeyi saÄŸlayacak bir ölçek yok”demekte ve ahlâkın muhtevasının çeÅŸitli çaÄŸlara ve çevrelere yönelik deÄŸiÅŸtiÄŸini belirtmekte; üstelik tek tek bireylerin bile ayrı ahlâk anlayışlarının olabildiÄŸini ifade etmektedir Ciddi Anlamda de çeÅŸitli ahlâklara bakıldığında ve hangi davranışın “ahlâklı” veya “ahlâka” uygun meydana geldiÄŸi sorulduÄŸunda, içinden çıkılması kolay olmayan bir ölçüt meselesiyle karşı karşıya gelinmektedir. Bu durumda ahlâkı incelemenin de, “ahlâklı”olanı belirlemenin de bir sürü kolay olmayan bir iÅŸ meydana geldiÄŸi görülmektedir. AraÅŸtırmacı veya “ahlâklı”olanı belirlemek isteyen kiÅŸi burada “hangi ahlâkı” basit alacaktır? Farklı deyiÅŸle, “ahlâklı”olmanın ölçütü ne olacaktır? Gerçi etik tarihinde, “doÄŸru”ve “iyi” olanı yapma mananında “ahlâklı”olanın ölçütünü bulabilme, “ahlâklılık”ölçütü oluÅŸturabilme yönünde arayışlar vardır. Nedeni Ise etik, ahlâk ve ahlâklılık kavramları birbirinden tümüyle ayrı, birbiriyle soÄŸuk kavramlar deÄŸildir.Bu yaygın manaya biçimiyle, baÅŸka bir deyiÅŸle ahlâktan farkını gözden kaçıran manaya biçimiyle etik, bireyin davranışlarını yönetmek amaçlı oluÅŸmuÅŸ, deÄŸerlendirilmiÅŸ, tarihsel kalifiye, baÅŸka bir deyiÅŸle yere ve vakte iliÅŸkili biçimde deÄŸiÅŸebilen kurallar bütünüyle iç içe geçmekte; bu “yazılı olmayan normlar”ile aynı sayılabilmektedir. Aynı biçimde yaygın farklı bir manaya biçimi olarak meslek ahlâkı veya meslek etiÄŸi olarak anlaşıldığında etiÄŸin bilgisel özelliÄŸi yine gözden kaçırılmakta ve bu durumda da etik, sadece “yazılı normlar”olarak görülmektedir. Bugün zamanla sayısı artan meslek etikleri, etiÄŸi sadece normlar bütünü olarak görmenin farklı bir biçimidir. Burada çeÅŸitli meydana gelen yan ÅŸudur: Meslek etiÄŸi veya ahlâkı dendiÄŸinde çeÅŸitli meslek alanlarına özgü, onların özelliklerine yönelik çoÄŸunlukla düşüne taşına oluÅŸturulmuÅŸ kurallar, sözlü olmayan normlar söz konusudur. Oysa etik, felsefenin basit bir dalı olarak kendine özgü sualleri meydana gelen bir bilgi alanıdır.Yani bu niteliÄŸiyle etik, normlar meydana koyma iÅŸi deÄŸildir. Normlar meydana koyma çabasında meydana gelmediÄŸi benzeri, meydana konmuÅŸ normları deÄŸerlendirebilecek biricik yoldur. SözgeliÅŸi, “İnsanlara eÅŸit muamele etmek gerekir”ÅŸeklinde vatandaÅŸlar içinde ki iliÅŸkilerde ve anında her meslekte mevzubahis meydana gelen bu biçimde bir norm sadece norm olma, baÅŸka bir deyiÅŸle davranışlarımıza ölçü verme özelliÄŸi taşır. Aynı normlardan meydana gelen bir öbek normu göz önüne alırsak, burada sadece tutum ölçüleridir mevzubahis meydana gelen. Bir Takım koÅŸullara iliÅŸkili biçimde oluÅŸmuÅŸ veya oluÅŸturulmuÅŸ bu normlar bütününe etik denmesi, etik ile ahlâkın aynı sayılmasından dolayıdır.
BaÅŸka türde bir tutum ölçüsünü ele alalım: “Yalan ifade etmek kötüdür”. Burada ahlâkın yaptığı ÅŸey, doÄŸru davranmanın sadece ölçüsünü vermektir. Oysa etik, “doÄŸru”davranmanın ölçüsünü dile getiren bu ifadenin ne demek meydana geldiÄŸini, ne manaya geldiÄŸini; her koÅŸulda, her durumda bu ölçünün doÄŸru eyleme götürüp götürmeyeceÄŸini soru konusu yapar. Dolayısı Ile etik, hayata dünyamızda yer alan çeÅŸitli kurallar bütünü olarak ahlâk normlarını bilgi nesnesi yapar, onların yapısal nitelikleri, türleri ve en ehemmiyetlisi de “deÄŸeri” ile alakalı meydana koyar. EtiÄŸi, felsefenin basit bir alanı yapan yanı da budur. Ne var ki, yukarıda da deÄŸinildiÄŸi benzeri Latince dönüşümüyle beraber etiÄŸin, ahlâk veya kurallar, normlar ile iç içe geçerek bu özelliÄŸinin unutulması, felsefe tarihinin bir takım dönemlerinde etiÄŸi olumlu olmayan yönde etkilemiÅŸ, onun geliÅŸimini yavaÅŸlatmıştır. Sonuçta etik, ne çeÅŸitli hayata tarzlarına (kültürlere), ne tek tek mesleklere iliÅŸkili olarak bir normlar alanıdır, ne de evrensel kalifiye bir normlar alanıdır. Nedeni Ise özniteliÄŸi gereÄŸi onun maksadı, normlar, ölçüler meydana koymak deÄŸil, veriler meydana koymaktır.
Bu noktada uyarı edilmesi gerek olan olan bir farka daha kısaca deÄŸinmekte yarar vardır. ÇoÄŸunlukla aynı sayılan etik ile “ahlâk felsefesi”nin aynı birÅŸeyler olmadığını bahsetmek gerekir. Gerçi bu 2 adlandırmayı birbirinden ayırmak ve ikisinin aynı ÅŸey olmadığını ifade etmek tartışmalı bir konudur. Bu Biçimde bir ayırımın gerek olan meydana gelmediÄŸi görüşü genellikle ağır basmaktadır. Bundan dolayı, bir takım eÄŸitim öğretim programlarında etik, kiminde de ahlâk felsefesi adıyla dersler yer almaktadır. Bu 2 adı aynı ÅŸeyle alakalı bir adlandırma saymak, bir bilgi alanı olarak etik ile ahlâk arasındaki ayırıma olması gerektiÄŸi civarı uyarı etmemenin veya bu ayırımı tam anlamıyla benimsememenin bir sonucudur. Peki, nedir etik ile ahlâk felsefesi arasındaki farklılık?
Kısaca bahsetmek gerekirse, ahlâk felsefesi de bir araÅŸtırma alanıdır. Ne var ki ahlâk felsefesi çalışmalarında görülen ÅŸu özellikten dolayı, ahlâk felsefesi ile etik içinde bir farkın meydana geldiÄŸi düşünülmektedir. Ahlâk felsefesi, olgu olarak var meydana gelen ahlâklarla alakalı bilgi meydana koymaya çalışan bir bilgi dalı benzeri görünmekle beraber,bazen, “belirli bir ahlâkın temellendirilmesi olarak”, bazen de “tek tek ahlâkların üstünde onları aÅŸan bir üst ahlâk getirme çabası olarak”da görünmektedir. Ne var ki,her 2 durumda da kiÅŸilere doÄŸrudan veya dolaylı biçimde, “yapılması ve kaçınılması gerekenler” ile alakalı her koÅŸulda geçerli olabilecek bir takım ilkeler, kurallar önermektedir. Sonuç olarak burada da esasında yine “eylemlerin deÄŸerlendirilmesine iliÅŸkili olarak bir ölçüt geliÅŸtirme”çabasında olunduÄŸu görülmektedir.
Yukarıda da belirtildiÄŸi benzeri filozofun iÅŸi (bir) ahlâk kurmak olmadığına, buna ayrıyeten olgu meydana gelen ahlâkları araÅŸtırmak da olmadığına yönelik, “ahlâk felsefesi” dendiÄŸinde bu alanın araÅŸtırma konusu (nesnesi) ne olacaktır? Bu suale, burada filozofun iÅŸi, ahlâkın felsefesini yapmaktır diye yanıt verilebilir. Bu da “ahlâkın”ne olduÄŸunun bilgisini meydana koymaktır. Ne var ki bu durumda araÅŸtırma alanı daralmış olabilir. Bir bilgi alanı olarak etiÄŸin alanı bir sürü daha geniÅŸtir, bir sürü daha kapsayıcıdır. Bununla Beraber, etik ile ahlâk felsefesini bir ve aynı saymak, yine yukarıda ayrıştırmaya çalıştığımız etik ile ahlâkın iç içe geçmesine yol açabilmektedir. Ahlâk felsefesi yapan bir araÅŸtırmacı, “ahlâkın”ne meydana geldiÄŸini sorar ve bazen de, ahlâklı olmayı saÄŸlayıcı bir norm geliÅŸtirmeye, oluÅŸturmaya yönelebilir. Etik mevzubahis olduÄŸunda ise araÅŸtırmacı, nesne edindiÄŸi var olan(lar) ile alakalı bilgi meydana koymayı amaçlar. Normlar bulmak, geliÅŸtirmek onun iÅŸi deÄŸildir. Tam bu noktada etik sözcüğünün kökeninde yer alan ve etiÄŸin özniteliÄŸini anlatan karakter, huy, alışkanlık anlamlarını bir daha göz önüne almakta ve bu sözcüğün toplumu deÄŸil, kiÅŸiyi basit alan manasına uyarı ediyor yarar vardır. EtiÄŸe bir bilgi alanı olma yolunu açanda bu noktadır.
etik ve ahlak, etik ve ahlak arasındaki fark nedir kısaca, etik ve ahlak ile ilgili örnekler, ahlak nedir tanımı, etik nedir tanımı
etik nedir , etik ahlak ilişkisi, etik nedir felsefe
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.